sıkarak

sıkarak
constricting (prep.)

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • sızırmak — sıkarak veya eriterek yağını çıkarmak …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • elleşmek — le, hlk. 1) Elle dokunmak 2) Elle itişerek şakalaşmak 3) Alışverişte, alanla satan birbirlerinin ellerini tutup sıkarak uzlaşmak 4) Birbirinin elini sıkarak güç denemesi yapmak 5) El sıkarak selamlaşmak 6) Ağır bir yükü kaldırmak için birkaç kişi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • anakonda — is., hay. b. Boğagillerden, tropikal Güney Amerika da yaşayan, 8 10 m uzunlukta, avını sararak ve sıkarak öldüren yılan (Eunectes murinus) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boagiller — is., ç., hay. b. Avlarını yutmadan önce uzun gövdeleriyle sarıp sıkarak boğan ve ezen sarılgan yılanları kapsayan zehirsiz yılanlar familyası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kastanyola — is., İt. castagnola 1) Bir çarkın dişlerine takılıp geriye doğru dönmesini önleyen dil 2) den. Akan gemi zincirini sıkarak durdurmak için kullanılan, güverte locasının altına konmuş, hareketli demir kol Birleşik Sözler kastanyola yuvası …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kestirmek — i 1) Kesme işini yaptırmak 2) Akıl yolu ile gerçeğe yakın bir yargıya varmak, tahmin etmek Ben bu kadar şeyi kestiremez miyim? M. Ş. Esendal 3) Kesilmesini sağlamak, kesilmesine yol açmak Bebeğin sütünü limon sıkarak kestirdi. 4) Karar vermek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • patavatsız — sf. Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşan, davranışlarına dikkat etmeyen (kimse) Münire nin bazı patavatsız cümlelerini dudaklarını sıkarak bir dinleyişi vardı. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pres — is., tek., Fr. presse 1) İşletme, onarma, düzletme vb. işlemlerin uygulanması için bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan alet, mengene, cendere 2) Üzüm, elma, zeytin vb. meyve ve sebzeleri sıkarak suyunu, yağını… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sağmak — i, ar 1) Memeyi parmaklar arasında sıkarak sütünü akıtmak Gözümüzün önünde keçilerden sağdıkları köpüklü sütlerimizi yarıda bırakıp kalktık. A. Gündüz 2) Kovandaki balı peteklerden almak 3) Yumak durumundaki bir şeyi çözüp açmak İpek kozalarını… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şet — is., ddi, esk., Ar. şedd 1) Sıkarak bağlama, sıkma 2) müz. Klasik Türk müziğinde bir makamı kendi perdelerinden daha tiz veya pes perdelerde çalma işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yummak — i, ar Kısarak kapamak, sıkarak kapalı duruma getirmek Ağzını yummak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”